22 Kasım 2009 Pazar

başlığı olmayan yazı

Kendisi olduğu yerden bir adım öteye geçememiş bir insan için değişim asla kabul edilemez oluyor. Zihinsel değişimin insan gelişimi içersinde olmasından bihaber olan insanların fiziksel değişimi bile anlamlandırması oldukça güç. Etrafta bu gibi insanlara çok fazla rastlanır. Sizi en son altınıza bez bağlı haldeyken gören birisi aradan 20 yıl geçtikten sonra gördüğünde kendi dökülen saçlarının, bükülen belinin dahi farkına varmayarak aradan geçen zamanın sanki 20 dakika olduğunu düşündüğünden midir nedir muhabbeti 20 yıl öncesinde tutma çabasından bahsediyorum. Sevgili okuyucu, bu agresif girişin nedeni çağın twitterdan önceki buluşu olan facebook sayfama ilişen bir not. Bundan 11 yıl önce aynı sırada oturduğum birisi az önce anlattığım örneğe birebir uyum sağlıyormuş. Görmüş olduğu sadece bir fotoğraf, bıraktığı not eski beni istediği üzerine bir şeylerden oluşuyor. Herhangi bir şey söyleyemedim. Asla 14 yaşıma geri dönemeyeceğimi biliyorum, bu durumu anlatmak için de sözcüklerin kifayetsiz kalacağı aşikar. Bundan 11 yıl öncesini anımsayarak bir beynin varlığını ortaya koyuyor ama farklılaşmaya koyduğu tepki nasıl kullanacağını bilmediğini gösteriyor. Söz beyne gelmişken ne kadar da ilginç bir organ öyle değil mi? Omurganın ucuna bağlı, kafatasının içinde cıvık cıvık bir yapı. Bana bu yazıyı yazdıran, sana bu yazıyı okutan, bana mantıklı, başkasına kabuledilemez düşünceler üretebilen. Tam anlamıyla kişisel bir organ.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder